26 Ocak 2013 Cumartesi

Saglik Sigortalari

Bugun, klinikte, epey tecrubeli cocuk doktoru ile sohbet ediyordum. Nerden geldi bu saglik sistemi, sigorta sirketleri diye sordum. Bayagi uzun hikaye dedi. Baslangicini ben hatirlamam, dedi.
Eskiden, hastane pek yokmus. Doktorlar eve cagrilir, hastalar evde tedavi edilirmis. Vefat eden de gene evinde vefat edermis. Hastaneler, sadece bakacak kimsesi olmayanlarin kaldigi, bir nevi hayir kurumlari imis eski zamanlarda. Son yuzyilda, artik hastaneler insa edilmeye baslanmis. Tabii bunlar buyuk butce isteyen isler. Teknik gelisip yeni ilaclar, tedaviler, tetkikler ortaya ciktikca haliyle maliyet de artmaya baslamis. Saglikta sigorta kavrami, doktorun soyledigine gore plansiz, duzensiz bir sekilde ortaya cikmis. Sigorta 50-60 sene once, zannederim Baylor'da baslamis ilk olarak. Oradakiler, kadinlarin kozmetik urunlerine duzenli olarak para harcadiklarini gormusler. Ogretmen kadinlara, aylik 1 dolar veya daha altinda bir odeme karsiliginda, senede 10 gune kadar hastanede yatmalarini ucretsiz yapalim demisler. Saglikli, genc olduklari icin zaten pek hastalanip yatmaz diye dusunmusler herhalde. Sonradan diger meslek gruplari filan derken is gittikce buyumus. Simdi Amerika'nin temel meselelerinden biri haline gelmis bu saglik sistemi.

Obama biraz degistirmeye calisiyor, bildigim kadari ile , saglik sigortasini odeyemeyecek durumda olanlarin, eksik oldugu kisimlari devlet odeyecek gibi seyler ama ne kadar care olur duruma bilmiyorum.
Amerika'da iflasin ilk 3 sebebi beklenmedik olum, bosanma ve hastalik imis. Turkiye'de istatistik pek tutulan birsey degildir ama, eger tutulacak olsa, muhtemelen ilk 3 e bu nedenler girmez. Bu da, zannederim insani iliskilerimizin henuz saglam oldugunu, yardimlasma ve dayanismanin devam ettigini gosterir.

15 Ocak 2013 Salı

Onkolog

Bir suredir, hastanenin Uro-onkoloji klinigine gidip, oradaki doktorlar ile birlikte hasta goruyoruz. Ben sadece gozlemci olarak bulunuyorum. Uro-onkoloji demek, bevliyenin kanserler ile ilgilenen kismi demek. Hastalarin cogunlugu prostat kanseri. Bu kanser turu genelde olduren bir kanser degil ama gorulme orani cok yuksek oldugu icin bu kanserden olen insan sayisi da fazla.
Neyse, bugun bir hasta geldi. Hastanin yanina gitmeden, daha once yapilmis tetkik, biyopsilere baktik. Bu kanser bayagi ileri bir evrede idi, belki baska yere de sicramis idi. Hastanin yanina girdik. Doktor anlatmaya basladi. "Bu hastalik genelde zararsizdir. Cogu zaman tedavi bile gerektirmez, sadece izleriz. Ama kucuk bir kismi da vardir ki, bunlarda hastalik ileri derecedir, oldurucudur. Siz de bu kisimdasiniz.". Boyle soyledikten sonra hastaya baktim, saskin, biraz cokkun, gozleri ile birseyler ariyor gibiydi. Sonra anlatmaya devam etti doktor. Hangi tetkiklerin yapilacagi, sonuclara gore nasil tedavi izlenecegi,  hastaligin hangi asamasinin hangi tedavi gerektirdigi ve bu tedavilerin etkileri, hastaligi tedavi etme oranlari...
Belki bir yarim saatten fazla konustu hasta ile, bu sure zarfinda hasta ile mukemmel bir iletisim kurdugunu gordum.  Soyledikleri hem acik ve net, insanin aklinda soru isareti birakacak turden seyler degildi ve ayni zamanda sundugu tedavi secenekleri ile de cesaret vericiydi. En sonunda, "hastaliginiz ciddi, eger danismak isterseniz, ikinci bir gorus almak isterseniz bu konuda filan kimse de cok iyidir, ayrica isterseniz bir de radyasyon onkologu gorsun" gibi tavsiyede de bulundu. Bu da, kendine guvenin bir ifadesi, ayni zamanda kaprissiz olmanin da bir isareti idi bence.
Hastanin yanindan ciktigimizda, hastanin yuzunde gordugum o guvenli bakis, rahatlamis hal ve hafif bir gulumseme epey etkiledi beni. Demek ki hakiki tabip boyle olunuyormus dedim kendi kendime. Hastanin yanindan ayrildigin zaman, kanser oldugunu ogrenmis olsa da, rahatlamis olacak, kafasinda soru isareti kalmamis olacak, umidi kirilmamis olacak ve doktoruna guven duyacak...