28 Eylül 2013 Cumartesi

Gorebiliyorum!

Lise yillarinda yurtta kaliyordum. Bir sabah uyanip gozlerimi actim. Bembeyaz. Bembeyaz dedigim, kar yagmis filan degil, sadece beyaz, baska hicbirsey goremiyorum. Beyaztan baska renk yok, hicbir cisim yok, sadece beyazlik. Inanamadim, gozumu tekrar acip kapattim ama yine beyazliktan baska birsey yok. Bayagi korktum, bildigin birsey goremez haldeydim. Bir an icimi bir korku kapladi, kor olup birsey gorememek bayagi urkuttu, bircok sey gecti aklimdan...
Sonrasinda basimi ote yana cevirdim, oda oldugu gibi gozumun onundeydi. Renkleri goruyordum, dolabi, ranzayi, pencereyi. Meger yuzum duvara donuk uyanmisim, beyaz boyali dumduz duvar. Uyku mahmurlugu ve saskinliktan oturu beyazdan baska birsey goremeyince de bayagi korkmusum :)

25 Eylül 2013 Çarşamba

Don't Be Sad : Allah Knows

Melting Pot

Amerika, disardan gelen insanlari kendi kulturune katmada cok yetenekli. Her ulke, kultur, irk, dinden insanlar geliyor dunyanin dort bir yanindan. Bir muddet sonra, kendi kultur ve aliskanliklarini birakip, gittikce bu ulkenin kulturunun icinde kaybolup, herhangi bir Amerikalinin zevk aldigi seylerden zevk almaya, gittikce benzemeye basliyorlar. Diger ulkelerde bu durum nasildir bilmiyorum ama, Amerika'da bayagi yogun. Belki sundugu yasam stilinin kolayligi ve insanin zevklerine hos gelmesi, belki Amerika'nin dunyadaki guclu devlet olmasinin olusturdugu psikoloji buna sebep oluyordur.
Amerika icin, bundan dolayi "melting pot" ifadesinin kullanildigini duydum. Yani icine attiginiz herseyi eriten bir kazan...
Isin bir de diger boyutu var tabii. Amerika, ayni zamanda farkli kulturlere son derece ozgurlugun sunuldugu ve farkliliklara alisilmis bir ulke. Sokakta yururken, ne kadar farkli giyinseniz ve ne kadar farkli davransaniz da kimse ikinci bir sefer donup bakma ihtiyaci hissetmiyor nedense. Farklilik, siradanlasmis gibi.

23 Eylül 2013 Pazartesi

Los Angeles Hatiralari - 3

Los Angeles'in belki de en cok sevdigim tarafi, gokyuzu... Ozellikle ikindiden sonra, gokyuzunde tarifi imkansiz muhtesem manzaralar olusuyor. Gorsel bir solende gibi hissedersiniz kendinizi. Mavi, beyaz ve kizilin turlu turlu tonlarinin zevkine vararken, bulutlarin degisik degisik figurlerini gozalasiya seyreder de doyamazsiniz. Kelimelerle anlatilmaz bu. Ancak o gokyuzunun altinda olup, uzerinize serilen muhtesem tabloyu seyrederken anlayabilirsiniz ne demek istedigimi. Bir arkadasim, Bunyamin, gunes Pasifik uzerinden batarken gunbatimini cekmis. Sanki bulutlar alttan alev almis gibi... Bu isik oyunlarini ikindiden, gunbatimi sonrasina kadar cogu gun gorme imkani vardir. Hollywood filan yalan, Los Angeles'in asil gorulecek yeri gokyuzudur vesselam :)

20 Eylül 2013 Cuma

Istanbul ve Los Angeles

Googlemaps'ten merak edip bakmistim. Asagida ayni olcekli iki haritada, asagi yukari ayni miktarda nufusun yerlesimi var.

Amerika'da Asistanlik Notlari

Tiptan mezun olup, USMLE sinavlarini verip Amerika'da asistanlik yapmak isteyenler olursa, gordugum ve karsilastigim birkac hususu belirtmek istedim, belki islerine yarar.
Bu siralar pediatri asistanligina basvurulari yapiyorum. Belki 200 ayri asistanlik programinin sartlarini okudum.
USMLE sinavlarindna Step 1 i vermis olmak ve, Step 2 sinavlarinin da, en gec subat aylarina kadar verilmis olmasi gerekiyor. Tabii, tum sinavlari verip, elinde sonuclari ile basvurmak sansi biraz daha artirabilir. Puan olarak cogu yer sinir belirtmese de, bazi yerler 200 uzeri, bazi  yerler de 220 uzeri puanlarin daha tercih edilecegini soyluyor.
Tavsiye mektuplarina gelince, alinacak mektuplarin Amerika'dan olmasi, disardan olmasina gore kat kat daha gecerli. Ayrica pediatri icin, en az bir mektubun pediatriden olmasini istiyorlar genelde.
Disardan gelen doktorlar icin, bazi asistanlik programlari Amerika'da klinik deneyim istiyor. Observer lik degil de, hands-on dedikleri direkt olarak klinikteki tecrubeyi tercih ediyorlar. Turkiye'de intern iken, pediatri stajini gelip burada yapmak, cok cok buyuk bir avantaj. Aksi halde kabul sansi bayagi dusuk gorunuyor.
Vize olarak, cogu yer J1 vizesini veriyor. Cok nadiren H1 yani calisma vizesi veren yerler var. Yine cok nadiren, green card ya da oturma iznini sart kosan yerler de var.
California eyaleti, California letter dedikleri ayri bir belge daha istiyor. Bu belgeyi almak cok zor degil diye duydum ama, belki birkac ay evrak isleri filan vardir ama o belgeye basvurmak icin CS sinavini vermis olmak gerekiyor.
Asistanlik programlari icin universite hastaneleri ve community hospitaller var. Benzetme yapacak olursak bizdeki fakulteler ve egitim arastirmalar diye siniflandirabiliriz.
Disardan gelen doktorlar icin, girmesi cok zor olan yerler var, tahmin ediyorum ki Cincinnati, Philadelphia, Texas Children Hospital gibi yerler. Bir de, icerlerdeki Oklohama gibi bazi eyaletler zor gorunuyor. Boston civari da biraz zor olabilir. New York, Florida gibi yerler daha kolay gorunuyor sartlarina ve daha once aldiklari international sayisina bakarak...
Velhasil, kim okuyacak da kime faydasi olacak bu yaziyi ama gene de yazayim dedim :)
Bu arada basvurulari yaptim, yalniz listeyi daha gonderemedim, muhtemelen yarin gonderecegim. Bakalim, hayirlisi...

Houston Notlari

Dun, evden cikip biraz dolanalim dedik. Geldigimden beri, nerdeyse hic gezmedim burada, evde ders, asistanlik basvurulari vs ile ugrasip duruyordum. Dun, gun icinde ara ara saganak vardi, ikindi uzeri yagmur kesilince disari ciktik, uc kilometre mesafede bir muzeyi gezecektik, yuruyelim de biraz aciliriz dedik. Yolun ortasinda, bir saganak tutturdu ki, bardaktan bosanir gibi :) Birkac dakikada tamamen islandik, siginacak biryer de yoktu. Ama yedigim en tatli yagmurlardan biri idi, hava soguk degil, ayrica yagmur da ilik ilik yagiyordu. Ne zamandir bu kadar guzel yagmurda islanmamistim, iliklerime kadar aldim yagmuru :) Baktik ki, muzeye ulasamayacagiz, zaten sirilsiklam olmusuz, geri gonduk. Klasiktir, eve varirken de saganak kesildi zaten. Yarim saat, kirkbes dakikalik yolculuk sirilsiklam halde bitti. O kadar saganagi yiyip sirilsiklam olduktan sonra, bir de evin orada bir arabanin sicrattigi suyla islandim. Yine hayatimda hic o kadar fazla bir su kutlesi, bir arabanin tekeri tarafindan uzerime atilmamisti. Sirtimi dondum ama, arka taraf boydan boya tekrardan sirilsiklam oldu :) Velhasil donup kurulandik.
Bugun cumaya, gecen hafta gittigim camiye gittim. Gecen hafta, yasli bir amca musluman olmustu, bu hafta oyle bir aksiyon olmadi ama, hutbede, namazda hayal kurdum, buradaki insanlarla nasil iletisime gecip, nasil muslumanligi anlatabiliriz diye. Ama onun icin, once cok guzel bir niyet ile niyetlenmek lazim, harbi bir yurek lazim. Kendimi yokladim, o safligi goremedim maalesef. Namazdan sonra imam, asiri yagis uyarisi oldugunu, sel olabilecegini ve dikkatli olmak gerektigini soyleyip uyardi. Ilik, nemli bir havada, yuruyerek geri dondum...
Galveston, TX.  Meksika Korfezi

18 Eylül 2013 Çarşamba

Kafa Kagidi - 11

Bu kafa kagidi yerine daha iyi bir baslik bulmam lazim ama neyse...
Yatarken aklima geldi dusunceler, kalkip yaziya dokeyim de, her zamanki gibi ucup gitmesinler dedim. Pek kayda deger olduklarindan degil de, hersey ucup gidiyor, o yuzden...
Kanser arastirmacilari olarak, ozellikle de hastaligin mekanizmasini calisan kimseler olarak, gordugumuz seyler karsisinda hayranlik, heyecan vs duyabiliyoruz. Proteinlerin, DNAnin isleyisi ve hastaligi ortaya cikarip degisik mekanizmalara karsi nasil kendilerini savundugu, yapmaya devam ettikleri seye nasil devam edebildiklerini filan gordukce ister istemez bir hayranlik uyaniyor. Vay be, oooo, harika, great, wonderful, excellent, perfect vs girla gidebiliyor aklimizda... "Evet sayin seyirciler, cekirdekten sentezlenebilen RNA bakalim proteine donusebilecek mi? Eger donusurse, uretilen reseptorler hucrenin zarina yerlesip kanserin beslendigi sinyalleri kesecek hamlede bulunacak. Evet, gidiyor, gidiyor, sitoplazmaya cikti. Az kaldi ribozomlara ulasmasina. Veeee, o da ne, mikroRNAlar! Amanin, hic hesaba katmamistik bunlari, bakalim onlara yakalanmadan ulasacak mi? Yoo, hayiiirrrr.... MicroRNAlar, cekirdekten gelen ve bize yardimi dokunacak RNAya yapisip onun sonunu getirdi." Haydi bakalim, hangi microRNA bunlar, arastirip deneylerini yap, makaleni yaz, belki orta veya biraz yuksek seviyede journalde yayinlansin. Hayvan deneyleri yapip klinik ornekler uzerinden de inceleyebilirsen, daha kaliteli dergide yayinlanma sansi artar, belki novel degildir ama, en azindan kendi calistigin kanser turunde ilktir... Vs gibi, seyler ile kafasi calisir kanser arastiran kimselerin... Sevindikleri, kanserin birilerine aci vermesi, hastaligin hala kesin cozulememis olmasi ve istiraplara neden olmasi degildir kesinlikle. Kendi icindeki dunyada, bir hastaliktan ziyade, mekanizma olarak cozme, bazen hayrete dusme vs dir bu kanser arastiran kimselerin haleti ruhiyeleri.

Kanseri baska turlu karsilayan da vardir, benim cok bilmedigim sekilde. Bir sevdigini bu hastaliga kaptiran insanlar gibi... Onlar da, sadece tek, soguk yuzunu gorurler hastaligin. Daha cok, ilk bahsettigim kisimin icinde oldugum icin, onlari tasvir edebildigim kadar, hastaligi cekenleri ve yakinlarini edemem. Allah kimsenin basina vermesin, cok zor bir durum olsa gerek. Iki gun once bir ruya gordum, hala etkisindeyim. Kim oldugunu dillendirmek istemiyorum, boyle seylerin dillendirilmesini sevmem. Ugursuzluga filan inandigimdan degil de, sadece sevmem iste. Sevdigim bir yakinimla arabada gidiyoruz. Normalde basortulu ama farkediyorum ki, basinda ortu yok. Sasiriyorum. O zaman saclarini goruyorum, bayagi seyrelmis, bir kismi alenen dokulmus. Yakindan bakinca yuzune, halsizlik ve yorgunlugu seciyorum. Biraz sonra arabadan inmemiz gerekiyor. O zaman, nasilsa kucagima alip indiriyorum. Kucagima alirken, bacaklarinin bir deri bir kemik kaldigini, vucudunun cok hafifledigini hissediyorum. O an anliyorum ki... O an kafama dank ediyor, yuregime oyle bir agirlik cokuyor ki anlatamam... Ona olan muhabbetim, onu kaybetmenin korku ve endisesi ile birlesip tas gibi yuregime oturuyor, aglayarak uyaniyorum.
Ruyasi bile bu kadar agirmis dedim kendi kendime... Ya gunler geceler boyu sevdikleri insanlarin gozleri onunde erimesini izleyen kimseler nasil dayanmislar buna? Ya gencecik, cocuk, bebek yasta kardesini, cocugunu, bebegini kaybedenler nasil dayanmis ki insanin yuregini ezecek o agirliga...
Allah kimseyi agir imtihanlarla imtihan eylemesin. Hastaligi ve hastasi olanlara da, once afiyet, sonra sabir versin. Bu derde deva arayanlara da, zihin acikligi ve gayret versin...

1 Eylül 2013 Pazar

Turkiye Tatili

Memleketten uzakta 1 sene gecti. Insan bir muddet sonra gurbete alisiyor, ozlese de, alisiyor. Turkiye'ye gece indim. Havalimanindan taksi ile Fatih'e giderken yaz gecelerinin o ilik havasini soludum :) Istanbul'u ozlemisim, Fatih'ten Eminonu'ne kadar yurudum, sanki insan ozler gibi, semtler de ozleniyormus. 
Birkac gun sonra memlekete, Maras'a gectim. Insanin ici bir hos oluyor, sanki yeniden bir can bulmus gibi, bir nevi yeniden hatirlamis gibi yasamayi...
Zaman cabuk gecti, abimin dugununu yaptik bayram ertesi. Dugunlerin en guzel yani, gorme imkaninin olmadigi bircok es-dostu gorebilmek. Kapida durup gelenlere hosgeldin dedim iki uc saat boyunca. Aradan bazi tanimadigim, ismini cikaramadigim, bir yerden tanidik gelen insanlar da vardi. Ama cogu kimse taniyordu beni, bazen mahcup da oluyorduk. Bazilari hemen taniyor, bazilari da "Sen Amerika'daki oglusun degil mi?" diyordu. 
Abim evlenince, biraz yalnizlik coktu. Sonucta arkadas gibiydik, artik bekar degil evli olunca eskisi gibi her istediginde her istedigini yapamiyorsunuz. Bir muddet sonra, insanin etrafindaki yasitlari evleniyor, bekarlarin sayisi azaliyor...
"Adamin su gibi akanidir Marasli" demis sair. Guzel insanlar var Maras'ta. 
Tatil donusu Istanbul'a giderken, Kutahya'ya ugradim bir dostu ziyarete. Kutahya'nin sivesi cok tatli geldi bana. Merak edenler, rahmetli Ahmet Ulucay'in "Karpuz Kabugundan Gemiler Yapmak" filmini izleyebilirler. 
Iki tane teyzeyi oturtup konusmalarini dinleyivercen...
Istanbul'un son gunu kosusturma, telas, hayal kirikligi, umut, beklenti vs birsuru duygu karmasasi ve agir bir bavul ile gecti. Gece gumrukten gecip sabahin erken vaktinde ucaga bindik. Kalkar kalkmaz uyumusum, Roma'ya varmak uzereyken uyandim. Oradan ikinci ucakla Los Angeles... Gecen sene, ilk geldigimde bayagi bir yabancilik, urkme hali vardi. Simdi onu hissetmeyince ayri bir rahatlik oluyor.
Vesselam...