25 Kasım 2014 Salı

Aile Hekimliği - 1

2014 şubat ayında başladım aile hekimliğine. Doğunun da doğusunda bir yer burası. İlk geldiğim günlerde, bir berberdeki şu muhabbet aklımda kalmış. Berber, çırağını yeterince eğitemediğinden yakınıyordu. Oğlum diyordu, baktın adam batıdan gelmiş, o zaman çayıyla birlikte çay kaşığı da koy. Batıdakiler, Erzurum hariç kıtlama içmezler çayı.
Erzurum, arabayla 4 saat batıda kalıyor...
Büyükşehirden gelip, 7000 nüfuslu ilçede çalışmaya başladım. Özlediğim kışı yaşadım, hatta  fazlası ile. Kalorifer de pek yanmayınca, iliklerime kadar üşüdüm ilk zamanlar. Odaya kapanıp, ufoyu açıp karşısına geçtikten sonra yorgana sarılıp ısınmaya çalıştığım çok oldu.

2000 civarında bir nüfusa bakıyorum, bir kısmı köydeler. Gerektikçe, aşı zamanları geldikçe köye gidip aşıları yapıyoruz. Köy Kürt köyü olduğu için, vardığımızda caminin hopörlöründen anonsu Kürtçe yapıp çağırıyoruz hastaları. Allahtan, hemşirem Kürtçe biliyor da, çok yardımı oluyor. Köyde, Beşiktaşlı taraftarlar okul, eğitim sınıfı, kuran kursu içeren bir kompleks yaptırmışlar, vardığımız zaman hizmeti de bu kuran kursunda veriyoruz. Hemşire aşıları yaparken ben de öğretmenler ile sohbet ediyorum genelde. Burada hakikaten çok kıymetli öğretmenler tanıdım. Bir öğretmenlik maaşı ile, taa memleketin bu ucunda, üstelik samimi ve özverili biçimde çalışan çok öğretmen gördüm. Bazen, köye geldiğimizde sınıfta oluyorlar, belki uygun birşey değil ama kapıdan kulak kabartıyorum, çocuklarla arkadaş gibi muhabbetlerini, ders anlatmalarını dinliyorum.

İlçe çok sakin. Sabah uyanıyorum, kavaklar, ağaçlar salınıyor. Akşam bakıyorum, gene aynı :) Fakülte bittiği zaman, şu araştırma merakı olmasa, gidip sakin bir köyde köy doktoru olsam diye hayal kurardım bazen, peşinde koşmadan içine düştüm sanki o hayatın. Tabii tam olarak beklediğim şekilde olmadı, neyse...

Hiç yorum yok: