21 Aralık 2012 Cuma

Laboratuar Hatiralari - 3

Iki haftadir filan RNA cikarmaya calisiyorum hucreden. RNA dedigimiz sey, hucrenin cekirdeginde bulunan genlerden (DNA) bilgiyi uzerine kopyalayip o bilgiden protein urettiren molekul. Bu proteinler de hucrenin islerini goruyor. Kac sefer denediysem olmadi, bir sonuc alamadim. Once hucreleri ekip buyutuyorum, sonra onlari belli asamalardan gecirip 40 mikrolitre filan RNA elde etmeye calisiyorum. ( 1000 mikolitre=1 mililitre). Sonra elde ettigim o RNA yi, jele yerlestirip elektrik akimi altinda ilerletiyorum. Ultraviyole isigi altinda resmini cekip RNA var mi yok mu, varsa kalitesi nasil diye kontrol ediyorum. Biraz teknik isler...
Neyse, kac sefer denediysem istedigim goruntuyu elde edemedim. Bugun, benim jeli koydugum kapta belki RNAyi eriten baska maddeler olabilecegini farkettik. O kabi bir guzel yikayip bir de ozel malzeme ile temizledikten sonra tekrar benim RNA orneklerini koydum. Islemden gecirdikten sonra fotografini cektim. Olmasi gerektigi gibi, iki tane cok belli cizgi gorundu filmde. Hemen ciktisini aldim. Hocanin yanina vardim. "Bak bakalim haci, sizin ulkede buna RNA diyorlar degil mi?" demedim tabii :) "Is that RNA?" dedim, iki haftadir ugrastigimi bilen hoca gulerek bakti, "Yes, congratulations!" dedi. "Ne demek haci, estagfurullah." da diyemedim tabii:) "Thanks" deyip gectim masama...

Hiç yorum yok: