saatlerce dert dökebileceğim bir konu.
bu hükümet göreve gelmeden
önce kronikleşmiş sorunlar vardı sistemde. devletin kaynak yetersizliği
bir yandan, bir kesim doktorların etik dışı uygulamaları bir yandan,
milleti canından bezdirmişti.
2002 sonrası sağlık reformları ile
hastaneler birleşti, hizmete, tedaviye ve ilaca erişim kolaylaştı.
hükümet, özellikle erdoğan, doktorları hedef tahtasına koydu. denetimi
artırıp doktorların içindeki çürük elmaları temizlemek yerine, zaten
ağır aksak işleyen sağlık bakanlığındaki müfettişleri de kaldırdı.
neticesinde hedefi genişletip istediği politikayı, halkı memnun edecek
şekilde uygulamaya koydu.
dikkat edin, bir önceki cümle her ne kadar kulağa hoş gelse de içinde iki mühim yanlışı barındırıyor.
ilki,
tüm doktorları hedef tahtasına koyması. halbuki kurunun yanında yaşı
yakma hakkın yok. ikincisi, halkı memnun edecek bir politika. halkı
memnun edecek olması, doğru politika olmasını sağlamaz. mesela vergileri
kaldırabilirsiniz, bu halkı memnun eder ama doğru bir politika
değildir.
sağlıkta da, halkın memnuniyeti ön plana çıkıp diğer olması gerekenler çok geri atılınca günümüze doğru yaklaştık.
Doktor,
tıbbi bir karar verirken artık ilk düşüncesi nasıl şikayetten korunurum
oldu. bunun getirdiği gereksiz tahlil, ilaç vs masrafları çok muazzam
oldu.
yine 112 merkezlerde, şikayet edilme korkusu ile, gereksiz
yere ambulans çıkarma o kadar fazla ki, gönül rahatlığı ile iddia
edebilirim ki 112 vakalarının yarıdan fazlası acil vaka değil. milyar
dolarlar bu şekilde çöpe gidiyor.
acil servislerin suyunu çıkardılar.
acile gelenlerin yine yarıdan fazlası, hatta üçte ikiden fazlası, tıp
ilminde acil diyeceğiniz vaka değil. ama sen acil değilsin diyecek
olsan, devletin 'sağlık politikası'nın şımartması ile gelmiş vatandaş,
sen bana bakmak zorundasın diye havalara girip üzerine yürüdüğünden ve
devlet de sağlık çalışanının arkasında durmadığından dolayı mecbur
bakılıyor. olan asıl acil hastaya oluyor.
sağlık harcamaları on sene
önce birkaç milyar lira iken, şimdi seksen milyarlara dayanmış, yani on
kat gibi bir artış göstermiş durumda ve hala artmaya devam etmekte.
velhasıl,
devlet sağlık politikasında tek yanlı ve popülist bir yaklaşım ile bu
günlere kadar geldi. 'profesörlere de hasta baktıracağım, gidince onlara
da muayene olabileceksiniz' mantığı işledi şimdiye kadar. Ya
allahaşkına, ne biçim bir fantazidir bu? profesör gidip griple gelen
hasta muayene edecek... millet de alkış tuttu tabii. nereden bilsin,
profesörlere asıl ihtiyacın uzman hekim eğitiminde, araştırmada
olduğunu.
kendisi hasta olunca tabii tüm kurallar kalktı ortadan.
Allah şifa versin, ayağına taş değdiğini istemem ama, tutup doktorlara
hıncını dök, sonra da hasta olunca tam gün yasası filan dinlemeden en
iyi profesöre ameliyat ol...
mesleği gönül huzuru ile yapan doktor
sayısı azaldı. ağzını açan doktorun aldığı maaştan bahsediyor, o kadar
para alıyorlar daha ne istiyorlar diye. doktorların memnun olmama
nedenleri arasında para kesinlikle birinci sırada gelmiyor. mezuniyeti
minimum altı seneyi bulan bir çalışma temposu ile, aynı emeği sarfeden
mühendis vs den çok fazla para aldıkları da yok.
dünyada bizimle eş
kaynağa sahip olup bu derece sağlık hizmeti sunulan bir başka ülke
yoktur. buna rağmen memnun olmayan kimse çok. peki bundan sonrası nasıl
olacak?
sağlık harcamaları artmaya devam edecek. altımızdan petrol
çıkmadığından dolayı gittikçe artan bir şekilde vatandaş sağlığa para
vermeye başlayacak. devlet, popülist bir şekilde açtığı musluğu yine oy
kaygısından dolayı kolay kolay kapatamayacak. sosyal devlet mantığı ile
hareket eden gelişmiş ülkelerdeki gibi, bizde de açık gittikçe büyük
boyutlara ulaşacak. hem tıp mesleğini seçenlerdeki yeni çağın yaşam
algısı, hem toplumdaki babacan doktor algısının yerini düşman ve
hizmetçi doktora bırakması ile, mesleği yapanlar daha 'profesyonel' hale
gelecek. karşınızda yakınlık beklenilecek insan yerine, duygularını
geri plana atmış meslek icra eden kimseler görülecek.
bu
bahsedilenlerin olması belki üç beş senede, belki on senede olacak ama,
bugün sunulan sağlık hizmeti nimetinin kadrini bilmeyenlerden dolayı,
günümüzdeki rahatlığı bir süre sonra yaşayamayacağımızı düşünüyorum.
olan fakir fukaraya olmaz umarım.
karamsar, belki soğuk ve
katılmayacağınız bir yazı oldu ama benim durduğum yerden bakınca görülen
ve olması beklenenler bunlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder