4 Nisan 2015 Cumartesi

Üniversitelerdeki Rektörlük Seçimleri

İstanbul Üniversite'sindeki rektörlük seçimlerinde ilk sırada gelen aday yerine, ikinci sıradaki aday rektör olarak atanmış.
En başta, üniversiteye rektör 'atamak' bence sorunlu. Üniversite gibi, bilim ve düşüncenin merkezi olması gereken yerde ( ne kadar bilim ve fikir üretiyor orası ayrı bir tartışma konusu ), rektörün atanarak gelmesi, oradaki tüm akademisyen ve öğrencilere, siz bu işten anlamazsınız ben sizin başınıza doğru bildiğim kişiyi koyarım demektir bence.
Üniversitelerin, (memurlar üzerine alınmasın) klasik devlet dairesi mantığında ele alınması da yanlıştır. Elbet devletin bir manada desteği olmalı ama, üniversiteler bence tamamen özerk kurumlar haline gelmeli. Kendi parasını kazanıp kendi -bilim, fikir, misyon ve üretme- politikasını belirleyebilmeli. Becerirlerse, ayakta kalıp büyürler. Yok beceremezlerse de kendilerini kapatırlar.
Akademi hayatında herkes, hakettiği kadar mesafe almalı. Vakti zamanında üniversitemizdeki rektörün 3 tane bilimsel yayını vardı Pubmed'de ve profesör ünvanı taşıyordu. 3 yayın ve profesörlük!!! Üstelik rektör idi! Asistanların araştırmalarında nerdeyse her profesör kendi adını ilk sıraya yazdırıyor. Halbuki ilk isim, o yayında emeği en çok geçen kimsenin olur. Bu yapılan, asistanın emeğine 'hırsızlık' yapmaktır. Maalesef, profesörlerin belki yarıdan fazlası bunu yapmakta.
Doçentlik veya profesörlük ünvanını bir kere alınca artık ömürboyu, isterse hiç üretmesin o ünvanla kalıyor. Bir üniversiteye bu kadro ile girdikten sonra da artık emekli oluncaya kadar, isterse hiçbirşey üretmesin, devlet memuru gibi orada kalıyor. Bunun sonucunda da -afbuyrun- 'dinazor' diye tabir edilen profesör tipleri ortaya çıkıyor. Buna da bir çözüm bulunmalı. Üretmeyen, üniversiteye pozitif katkısı olmayan hocalara yol verilmeli. Yoksa, dağ gibi heyecan ve hevesle gelen öğrencilerin tüm istek ve ideallerini sömürüp, tortu gibi mezun edecek hocalara ihtiyaç yok.
Gelgelelim rektörlük seçimlerine. Bu mesele, üniversitelerin sorunlarının küçüğü. Ama doğru bulduğum, siyasetin artık üniversitelerden elini çekmesi. Hak edene, hak ettiği kadarı verilmeli. İşi ehline bırakmalı. Adaletten şaşmamalı vesselam...

Hiç yorum yok: