Fizikçi Robert Feynman'ın hatıra kitabından bazı notlar:
Yahudi
bir aileden geliyor ama dindar biri değil, hatta 'seçilmiş millet'
olmayı da mantıklı bulmuyor. Ama bir seferinde yahudi karşıtı bir
hareketin de -çok aktif olarak olmasa da- karşısında yer alıyor.
Ezberci değil. Kesinlikle ezberci değil. Birşeyi öğrenebilmesi için mantığını kafasında oturtması lazım.
Deney
yapmayı seviyor, hayata ve işleyiş mekanizmalarına karşı merakı var.
Küçükken radyo tamir edermiş, deneme yanılma yöntemi ile bulurmuş
sorunu.
Princeton'da, doktora öğrencisi iken başından geçen
olay: Elektronlar üzerine bir seminer vermesini istiyor hocası.
Hazırlığını yaparken, semineri organize edecek kimse geliyor ve, senin
vereceğin seminere Russel'i de davet ettim diyor. Henry Norris Russel, o
zamanın en büyük astronomistlerinden. Sonra devam ediyor, profesör von
Neuman da ilgilenebilir diye onu da çağırdım diyor. Johnny von Neumann
da, dahi bir matematikçi. İsviçre'den profesör Pauli bu sıralar
üniversitemizde, onu da davet ettim diye devam ediyor semineri organize
eden adam. Bu arada Feynman'ın rengi sararmaya başlıyor isimleri
duyunca. Son olarak ekliyor, Einstein nadiren geliyor seminerlere ama
senin çalışma ilginçti, o yüzden onu da çağırdım, o da gelecek diyor. Seminer
günü sahneye çıkıyor, elleri titreyerek önce denklemleri yazıyor
tahtaya. Sonra dönüyor, kendi deyişiyle 'canavar zekalar' var önünde.
Elleri titremeye başlıyor. Sonra bir mucize oldu diyor Feynman. Ve o
mucize daha sonra defalarca başıma geldi. Fiziğe konsantre olunca,
ondan başka hiçbirşey aklımı meşgul etmedi, odada kim varmış kim yokmuş
önemsemedim sadece anlattım diyor.
Atom bombasını yapan ekipte
çalışmış. Anlattıklarından, o bilimadamı grubunun ana motivasyonunun,
'eğer Hitler atom bombasını daha önce bulursa çok kötü olur, o yüzden
önce bizim bulmamız lazım' gibi bir düşünce olduğunu çıkarıyorum. Atom
bombasını test edip gördükten sonra o grubun da görevi sona erip
dağılmış. Bombanın denendiği akşam herkes kutlama yapıyormuş. Feynman,
sadece bir kişinin kutlamalara katılmayıp bir köşede üzüntülü bir
şekilde düşündüğünü söylüyor. Manhattan Projesi'nin lideri, Bob Wilson.
Yanına gitmiş, neden canının sıkkın olduğunu sormuş. "Çok korkunç birşey
yaptık." cevabını vermiş.
Merak eden daha fazlasını kitapta
bulabilir. Keyifli bir kitap, dili de (İngilizce) çok zorlayıcı değil,
herhalde yazan kimse edebiyatçı olmayınca çok ağır bir dil kullanmamış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder