18 Eylül 2013 Çarşamba

Kafa Kagidi - 11

Bu kafa kagidi yerine daha iyi bir baslik bulmam lazim ama neyse...
Yatarken aklima geldi dusunceler, kalkip yaziya dokeyim de, her zamanki gibi ucup gitmesinler dedim. Pek kayda deger olduklarindan degil de, hersey ucup gidiyor, o yuzden...
Kanser arastirmacilari olarak, ozellikle de hastaligin mekanizmasini calisan kimseler olarak, gordugumuz seyler karsisinda hayranlik, heyecan vs duyabiliyoruz. Proteinlerin, DNAnin isleyisi ve hastaligi ortaya cikarip degisik mekanizmalara karsi nasil kendilerini savundugu, yapmaya devam ettikleri seye nasil devam edebildiklerini filan gordukce ister istemez bir hayranlik uyaniyor. Vay be, oooo, harika, great, wonderful, excellent, perfect vs girla gidebiliyor aklimizda... "Evet sayin seyirciler, cekirdekten sentezlenebilen RNA bakalim proteine donusebilecek mi? Eger donusurse, uretilen reseptorler hucrenin zarina yerlesip kanserin beslendigi sinyalleri kesecek hamlede bulunacak. Evet, gidiyor, gidiyor, sitoplazmaya cikti. Az kaldi ribozomlara ulasmasina. Veeee, o da ne, mikroRNAlar! Amanin, hic hesaba katmamistik bunlari, bakalim onlara yakalanmadan ulasacak mi? Yoo, hayiiirrrr.... MicroRNAlar, cekirdekten gelen ve bize yardimi dokunacak RNAya yapisip onun sonunu getirdi." Haydi bakalim, hangi microRNA bunlar, arastirip deneylerini yap, makaleni yaz, belki orta veya biraz yuksek seviyede journalde yayinlansin. Hayvan deneyleri yapip klinik ornekler uzerinden de inceleyebilirsen, daha kaliteli dergide yayinlanma sansi artar, belki novel degildir ama, en azindan kendi calistigin kanser turunde ilktir... Vs gibi, seyler ile kafasi calisir kanser arastiran kimselerin... Sevindikleri, kanserin birilerine aci vermesi, hastaligin hala kesin cozulememis olmasi ve istiraplara neden olmasi degildir kesinlikle. Kendi icindeki dunyada, bir hastaliktan ziyade, mekanizma olarak cozme, bazen hayrete dusme vs dir bu kanser arastiran kimselerin haleti ruhiyeleri.

Kanseri baska turlu karsilayan da vardir, benim cok bilmedigim sekilde. Bir sevdigini bu hastaliga kaptiran insanlar gibi... Onlar da, sadece tek, soguk yuzunu gorurler hastaligin. Daha cok, ilk bahsettigim kisimin icinde oldugum icin, onlari tasvir edebildigim kadar, hastaligi cekenleri ve yakinlarini edemem. Allah kimsenin basina vermesin, cok zor bir durum olsa gerek. Iki gun once bir ruya gordum, hala etkisindeyim. Kim oldugunu dillendirmek istemiyorum, boyle seylerin dillendirilmesini sevmem. Ugursuzluga filan inandigimdan degil de, sadece sevmem iste. Sevdigim bir yakinimla arabada gidiyoruz. Normalde basortulu ama farkediyorum ki, basinda ortu yok. Sasiriyorum. O zaman saclarini goruyorum, bayagi seyrelmis, bir kismi alenen dokulmus. Yakindan bakinca yuzune, halsizlik ve yorgunlugu seciyorum. Biraz sonra arabadan inmemiz gerekiyor. O zaman, nasilsa kucagima alip indiriyorum. Kucagima alirken, bacaklarinin bir deri bir kemik kaldigini, vucudunun cok hafifledigini hissediyorum. O an anliyorum ki... O an kafama dank ediyor, yuregime oyle bir agirlik cokuyor ki anlatamam... Ona olan muhabbetim, onu kaybetmenin korku ve endisesi ile birlesip tas gibi yuregime oturuyor, aglayarak uyaniyorum.
Ruyasi bile bu kadar agirmis dedim kendi kendime... Ya gunler geceler boyu sevdikleri insanlarin gozleri onunde erimesini izleyen kimseler nasil dayanmislar buna? Ya gencecik, cocuk, bebek yasta kardesini, cocugunu, bebegini kaybedenler nasil dayanmis ki insanin yuregini ezecek o agirliga...
Allah kimseyi agir imtihanlarla imtihan eylemesin. Hastaligi ve hastasi olanlara da, once afiyet, sonra sabir versin. Bu derde deva arayanlara da, zihin acikligi ve gayret versin...

Hiç yorum yok: