2 Ocak 2014 Perşembe

Yeni Yil

Yeni yil...
Birkac gun once, yabanci bir haber sitesinde, Beyazit Meydanindaki bir protestonun haberi vardi. AGD'li arkadaslar, noel kutlamalarini protesto etmis. Isin ilginc yani, o haberin altina da baska bir arkadasimiz, tek cumlelik Ingilizce bir ozur mesaji kondurmus, altina da Turkce devam ederek diyor ki, 'benim ingilizcem bu kadar, birileri aciklasin, Turkiye'deki herkes bu yobazlar gibi degil'. Bayagi guldum
Yani, arkadas, adamlar kulturune sahip cikmaya calisinca yobaz mi olmus oluyor? Yarin birgun, herkes burger yiyip, ayni Hollywood filmlerinden konusup ayni yabanci popculara hayran olunca cok mu ileri gitmis olacaksin? Ileri gitme kismini bir kenara birak, tum dunyanin gelenekleri gorenekleri ayni olursa, ayni kultur hakim olursa cok mu guzel olacak? Bana cok bogucu geliyor acikcasi. O yuzden, yasayan kulture, gelenege sahip cikmak, yobazlik degil tersine gipta edilecek bir davranistir bence.
Noel'i kutlayip kutlamamaya gelince.
Dini konuda bir gorus bildirecek konumda degilim, ama musluman olarak, baska inanclari taklit etmeme konusunda peygamberimizin (sav) hassasiyeti vardir. Muharrem ayinin onundaki orucu, ayni gun oruc tutan yahudilere benzememek icin bir gun oncesinde veya sonrasina uzatmak gibi hassasiyetleri vardir.
Ondan pay cikararak, sahsen baska bir dinin bayramini kutlamam, benim guzel guzel iki tane bayramim, ramazanim var zaten.
Noel'de hindi kesip cam agaci dikmek meselesine gelince.
Hindi yemek, Amerika'da Thanksgiving denilip Turkce'mize Sukran gunu adiyla cevrilen, Kasim ayinin sonunda kulturel bir kutlamadir, dini bir kaynagi bildigim kadari ile yoktur.
Cam agaci, Christmas denilen dini bayramda dikilir. Bildigim kadari ile, Hz Isa'nin (as) dunyaya geri donusunun bir cam agaci yakinina olacagi rivayetinden kaynaklanir. Onun tarihi de, 25 Aralik idi, yani gectigimiz hafta.
Biraz karisik oldu simdi... Onu da kutlayanlar dusunsun
Yilbasi kutlamasini bir kenara birakirsak, yilbasi aslinda insanlarin planlarini gozden gecirmeleri icin iyi bir firsat.
Gecen haftalarda, isyerinden senelik degerlendirme formunu doldurdum. Gecen sene doldururken, somut hedefler yazmistim, unutup gitmisim onlari. Ne kadarini basarip basarmadigimi gordum gozden gecirirken... Belki de hedeflerimizi yenileyip aldigimiz yolu gormek icin iyi zamanlardir bu yilbaslari.
Gecen sene, bir urolog ile konusuyordum. Onbes-yirmi senelik doktor. Prostat kanseri uzerine uzman, robotik cerrahi ciktigindan beri onu kullaniyor, bir yandan da laboratuari var arastirma yapilan, alaninda da bayagi iyi bir yerde yani. Konu nerden geldi hatirlamiyorum ama, "onumuzdeki yirmi yili planlamam lazim" diye konustu. Sasirdim, adam zaten yasini almis, belki kirkini gecmis, ve zaten mesleginde cok iyi bir yerde. Ona ragmen, yirmi yili planlamaktan bahsediyor. Hedeflere ulasmak icin, gercekten iyi seyler basarmak icin boyle bir vizyon ve ufuk olmasi lazim insanda. Bir senelik, bes senelik, on senelik, yirmi senelik uygulanabilir hayalleri olmali ki insanin, ona gore yolunu cizebilsin.
Biz muslumanlarda maalesef pek olmayan birsey bu.
"Dunya hirsi olmasin, dunya icin o kadar cok cabalamaya gerek yok" diye dusunuyoruz ama, bu durum oyle birsey degil. Ufkunu acik tutmak bunun adi...
Ne diyorduk, insanin planlarini ve hedeflerini gozden gecirmesi icin guzel zamanlar...
Neyse, lafi uzattikca uzattim.
Hayirli seneler ve bereketli omurler dilerim
Vesselam...

Hiç yorum yok: