28 Mayıs 2012 Pazartesi

Sezeryan ve Kür(e)taj Üzerine...

Son günlerde sezeryan ve kürtaj üzerine tartışmalar başladı. Başbakan ve ardından muhalefet, tabipler açıklamalar yaptılar.
Sezeryan ile başlayalım, Türkiye'de %50 lerde olduğu ifade ediliyor sezeryan oranının. Sağlık bakanı, dünyadaki normalin %15 gibi bir rakam olduğundan bahsetti yanlış hatırlamıyorsam. Fakültede okurken de, hocaların bahsettiği, gereksiz yere sezeryan oranının fazla oluşu idi.
Sağlık açısından bakarsak, sezeryanin bir ameliyattır ve cerrahinin getirdiği riskleri taşımaktadır. Hem de, normal doğuımda yaşanan, bebeğin doğar doğmaz anne kucağına verilip bebek ve anne arasındaki ruhsal bağın oluşması, bebeğin ileriki yaşamında güven problemleri yaşamaması için gerekli görülüyor. Bunlar gibi henüz bilinmeyen birçok nedenden dolayı mormal doğumun tercih edilmesi gerektiğini biliyoruz. Maalesef Türkiye'de, hem doktorların gereksiz sezeryanlara göz yumması, hem annelerin "acısız" bir doğum tercihleri ve hem de sektörün kazancı nedeni ile sezeryan oranları bu kadar yüksek. Burada, başbakandan ziyade, sağlık bakanlığı zaten bu konuda birşeyler düşünüp yapmış ve gerekli önlemleri almış olması gerekiyordu.

Kürtaj meselesine gelince, kürtaj kelimesi, daha doğru bir ifade ile küretaj kelimesi kürete etmek-kazımaktan geliyor. Yani rahimin içinin kazınması. Dünyanın birçok yerinde bu kürtaj meselesi zaman zaman tartışma konusu olmuş, muhafazakar kesim karşısında dururken liberal kesim serbestlikten yana olmuştur. Türkiye'de gebeliklerde 10 haftaya kadar yasal olarak serbestlik vardır. Bu süre kısıtlaması bildiğim kadarı ile Amerika'da bulunmamaktadır. Bebeğin kalbinin, gebeliğin 6. haftasında atmaya başladığı düşünülür ise, 10 haftalık bir kürtaj, kalbi atmaya başlamış bir canlıyı öldürmek manasına gelir diye düşünyorum. Liberal olunacak ise bile, kürtaj için 10 hafta sınırı fazladır. Kürtaj, şahsi istekten kaynaklanabileceği gibi, tıbbi bir nedenden dolayı da gerçekleşebilir, yani tüm kürtajlar aynı değildir. Ayrıca tecavüz gibi sebeplerden hamile kalanlar vs durumları da ayrı ayrı düşünülmesi gereken konulardır. "Kürtajın engellenmesi özgürlükleri kısıtlar" mantığı ile meseleye yaklaşanlar olabilir. Özgürlüğün tanımında, kişinin özgürlük sınırı, başkasının özgürlük sınırının başladığı yere kadardır denilir. Başka bir yaşam beliriyorsa, artık o özgürlüğün sınırıdır. Çocuklar öyle kazara filan doğmaz. "İstemeden" de olmaz. En baştan itibaren sorumlu davranılmalı, tedbirini ona göre almalıdır vessalam...

Hiç yorum yok: