21 Mayıs 2012 Pazartesi

Torpil

Biliyor musunuz, küçük yerde yaşayınca insan bazı olguları ve bunların sonuçlarını daha net gözlemleyebiliyor.
1. Torpil denen vasıta ile, çoğu zaman, hak etmeyen kimse hak etmediği mevkiye getiriliyor. Bu başlı başına zulümdür bence. Hem o mevkiye, hem asıl o mevkiyi hak edene, hem de o mevkiden hizmet görecek tüm insanlara eziyet olmuş oluyor.
2. Ahlak çöküntüsü yaşanmış oluyor. İnsanlar kısa yoldan, "tanıdık" edinip bunun sonunda yine kısa yoldan mesafe almış oluyorlar, daha doğrusu aldıklarını zannediyorlar. En başta, belli mevkilere gelmiş kimselerin bu ahlaksızlığa karşı durmaları gerekir. Ama heyhat, aksine halka ahlaksızlığı öğretmiş oluyorlar. Yaptıkları şeyi "iyilik" zannetseler de aslında ahlaktan çaldıkları ile en büyük kötülüğü yapmış oluyorlar.

Bazen televizyonda dolaşırken yerel kanallara rasgeliyorum. Konuşmalarda o kadar çok "sayın başkanım", "sayın müdürüm", "sayın vekilim", "sayın...." kelimeleri geçiyor ki... Geçen bir lisenin mezunlarının toplantısını gösteriyor, sunucu mezun olanları, işadamları bilmem bürokratları filan filan diye büyük vecd içinde sıralıyor. Şundan nerdeyse eminim ki, o titreler o şahısların isimlerinin önünden kalkacak olsun, dönüp bakacak olmaz.
Ne kadar da çok ehemmiyet verip peşinde koşuluyor bu ünvanların. İnsanın midesi kalkıyor bunları görünce. Birinin bir yerde tanıdığı olunca böbürlene böbürlene anlatıyor. Yazık ki ne yazık.
3. Bir toplumu çökertmek için, torpili o toplumun içine sokun, tek başına yeter orasını rezil etmeye. Düşünsenize, işi bilmediği halde, torpil ile belediyenin başına geçsin adam, o şehirde yaşanır mı? Arsaları birilerine "ikram" eder, yollarındaki çukurlara bakmadan trilyonluk fuzuli şemsiye diker şehrin ortasına alay edercesine, şehrin arasokaklarında yerler çöp doludur... Akıllı ve işini bilen bir adam yönetse bu şehri, Harput tek başına binlerce turist çeker, dört tarafındaki barajlar binlerce kişiye iş imkanı sunar, Hazar dağında kış turizmi canlanıp büyük bir kayak merkezi olur, Maden gibi eski-otantik bir şehir filmlere plato olur. Şehir tertemiz, yolları düzgün, yaşanılası bir şehir olur, musluklardan kaynak suyu içersin... Beni asıl kızdıran da, bu olması pekala mümkün olan şeylerin, küçük insanların küçük hesaplarına kurban gitmesi.
Yazık. Çok yazık. İçine düştüğümüz bu duruma hakikaten üzülüyorum. Fakülteden Tevfik hocamız, kulakları çınlasın derdi ki, "Ülkemizin en büyük meselesi, ahlak meselesidir, başka bir şey değil.".
İnsanın bir kişilik onuru vardır. Kendi şahsiyeti, düşünceleri, idealleri, hayalleri, doğruları... Birilerince onaylanmak, ya da "büyük" birilerini tanıyıp böylece kendine de bir "büyüklük" payı çıkarmak, karakter yetmezliğinin sonucu şeyler olsa gerek...

Hiç yorum yok: